2 Nisan 2016 Cumartesi

Hükümdarlar Dünyası

 Herkesin en doğruyu bildiği benci hukumdarlar dünyasında ezan bile ben tanrıyım diye okunur, güne dünyaya ne katabilirim diye değil bugun ne alabilirim diye başlanır. Gizli narsistler her gün bir toplumsal rol üzerinden kendi gururlarini oksatirken, bikilmayan bir istikrarla karşıdakine rolü benimsetilir. Asıl amaç üzüm yemek değil bagciyi dövüp kendi üstün varlığı üzerinden yukselmek olan bu bencil ruhlar akşam olup da yastığa kafayı koydugunda oh be, bugün de güçlüyüm, bugün de varım der. Kendileri için başka bir varolma biçimi tanımlanmamış ezbere benlikler kah bir kadına koca kah bir kiracı ya ev sahibi kah bir öğrenciye bölüm başkanı olurlar, sıfatlar cesitlense de yalın amaç ve kisiye birer hizmetçi olan davranışlar özde aynidirlar. Zavallı barışçıl insanlar "onu da öyle kabul edeceğiz" "buna da şükür özünde iyi insandır" "başımızda durduğunu şükür allah yokluğunu gostermesin" derlerken kanaatkarliklarinda bogulur, ömür boyu duygusal ve fiziksel istismarcilarina çoktan teslim olurlar. Hayatta herkes savasci ya da hukmedecek enerjiyi bulabilecek değildir kabul, motivasyon kaynakları çeşitlidir fakat kendi kendinin topuguna sıkan sosyal narsistlere, duygu ve ikili bağ tecavuzculerine ilişkilerde dur dememek ve sabır sizi kendi kendinizin katili yapar. İntihar büyük bir gunahtir, özkıyım başka ellerin bogaziniza yapismasina gönüllülük esasıyla müsade etmenizle yavaş yavaş başlar. Günahkar egoistler için sorun yoktur, çünkü onlar ölmezler. Onlar için tekrar varolabilecek bir şans vardır, kendilerine tanıdıkları kredi ve fırsatlar, harcatmadiklari yaşam enerjileriyle sizin yaşam olumunuz gerceklestikten sonra da devam eder. Sukurcu ruhlar ise son bir varolabilecek enerji kalmayana kadar, cekirdeklerine kadar harcatirlar kendilerini ve kimsenin duymayacagi kısık sesli pismanliklariyla son nefeslerini verirler. Ölürken bile egolarini oksadiklari  tüm bu olacaklardan habersiz tanistiklari aslinda kendilerine insan degil köle arayan tek kişilik duygu somurgelerine artık anlamsız ve siliklesen beyhude bir ömürle. Kimse kimsenin önüne benliğini Sermez kilim diye. Ancak ezbere hayatlar ve gelenekci sukurperestler daha az sorun icin kayıtsız kabulculukleriyle asla tam anlamiyla memnun edemeyeceklerinden habersiz oldukları iskencecilerine bir dilim huzur keki ve cay icilen akşamüstü ozlemiyle tüm hayatlarını pervane ederler. Ama asla memnun edemezler. Teşekkür ettiremezler. Kendileri için kendileri dahi yapacak olsa ona sundukları binlerce eylemin onda birini yapmalarina izinde gönüllü edemezler. Çünkü onlar izin ve rizayla çalışan sonsuz zamanlı sermayeleri hayatlari memurlardir. Sermayelerini asla istedikleri gibi degerlendiremeyen secmesiz sinavla, bir evetle, küçük kuru bir mevkiyle, binbir tesekkurle, guya gonullu, kaniksatilan hizmetle.

  Tum bu pismanliklara, her şey bitti denilen, tüm kendine krediler harcatilan, kendinden dahi harcatilan, anlasilmayan, gözden bir damla getirten, seni harcayıp giden sonraysa cekip giden bu ayaklı pismanliklara çözüm mü? Çözüm kendilik bilinci. Hayattan öğrenilen kıymetli bir kaç tecrübe, birkaç avuç ah, daha çok lanet, ısrar, istismarcilik. Öğrendiğim daha en başında iki yol sunmak, ya sinirini bilirsin  ya defolup gidersin demek, kişisel alanlarimiz, kendi ülkemiz, şahsi cumhuriyetlerimiz. Kendini dusunmeyeni şüphesiz bilinmeli ki kimse düşünmüyor. Hayatta birçok sorumluluk var ama en çoğu kendine. Kendine karşı sorumluluğunu yerine getirmeyip sen kendini senin yaşam enerjinin istismarcilarindan korumazsan takım elbiseli, iyi giyimli, guya her biri dünyanın en yol yordam bilen kan emicilerinin ülkesinde, bu zombi savaşında kaybetmeye mahkumsun. Ya ağlayarak Öleceksin ya kendi sınırlarında onurlu, Hür. Belki biraz yanlız, biraz tahammülsüz.. ama insan ve ic okumalarıni iyi yapmış, ev odevin tam, buram buram kendilik savaşında başarılı. Belki biraz da ağzı bozuk...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder